İslâmî hukuk ayrı, o dayanır adâlete
Ayrılan bir insan ki, elbet düşer felâkete
Râğmol her hükm-ü kadere, selâmet işte bundadır
Aşma İlâhî hududu, Nimet-i Hakk burdadır
Gör sidretü'l-müntehâyı, arş-ı kürsî olsun seyrân
Hacc-ı Ekber nasîbinse, Hakk'ı görmek gibi âyân
Bu öyle bir lûtfu hâl ki, ikrâm kılmak vâcib Hakk'a
Ehlullâhın nasîbidir, sayılır nice vak'a
Sûreti taştır Kâbe'nin, aslı Nûr-u İlâhî
Nûra boğdu zulmetten inince Hakk'tan vahiy
Nûr-u KUR'ÂN ile kalktı andan zulmet libâsı
Temizleyen o nûrdur, gelen her mücrim-i nâsı
Hilkât-i âdem için kimyevî mayadır Kâbe
Dön artık sende aslına, bürünüp ihrâm-ı edebe
Niçin farzdır zengine, gelmek bu Beytü'l-Harâm'a
Gâye-i İslâm nedir, seni sokan ihrâma
Tefekkür eyle kardeşim, Hizmet-i İslâm'dır haccın
Mahrum isen hizmetten, gider devlet-i tâcın